universitemizde-dostlugun-sesi-fethi-gemuhluoglu-paneli-duzenlendi

Üniversitemiz ev sahipliğinde 20. yüzyılda ülkemizde dostluğun sesi olan Fethi Gemuhluoğlu (v. 1977) ile ilgili panel düzenlendi.

Panelde Gemuhluoğlu’nun yakın dostlarından 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekilli Dr. Alaattin Büyükkaya, Fethi Gemuhluoğlu’nun Haliç Üniversitesinde Öğretim Üyesi olan oğlu Dr. Mehmet Ali Gemuhluoğlu ve Araştırmacı Yazar Sadık Yalsızuçanlar konuşmacı olarak yer aldılar.

Panelin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Abdurrahim Alkış İslam tarihinde dostluk konusunu detaylı ele alan kitaplardan sözler naklederek dostluğun ehemmiyetine dikkatleri çekti. Modern dünya insanının dost bulamama sorununu ağır bir şekilde yaşadığını belirten Rektör Alkış, insanların büyük bir kısmının samîmî, içten, hasbî ve harbî dost aradığını söyledi. Dostlarla kurulan anlamlı ilişkilerin insan ömrünü uzattığını ortaya koyan Harvard Üniversitesi’nin yaklaşık yüz yıl boyunca sürdürdüğü bir araştırmasına dikkat çekerek, bu araştırmanın neticesine göre insanın sahip olabileceği en değerli hazînelerinin başında dostane ilişkilerin geldiğini ifade etti.

Geleneğimizde velâyet, sadâkat, uhuvvet, hamiyyet, refâkat, meveddet, sohbet gibi farklı kelimelerle karşılanan dost kelimesinin Farsça kökenli bir kelime olduğunu belirten Rektör Alkış “karşısındakini seven, karşısındakine yâr” anlamına gelen “du est” kavramından türediğini ve Farsça’da; Dem-sâz, Hem-dem, Hem-râz, Hem-bâz, Hem-nişîn gibi kavramların dost manasında kullanıldığını söyledi.

Ayet ve hadîslerden örnekler vererek dostluğun önemini ifade eden Rektör Alkış, İslam tarihinde dostluk üzerine en çok söz söyleyenlerin başında İhvân-ı Sâfâ isimli sırrî bir topluluğun olduğunu belirterek İhvân-ı Safâ ile ilgili sözlerine şunları ekledi: “İhvâ-ı Safâ topluluğunun üyeleri yaşadıkları asrın sorunları için çözüm aramaya koyulmuş, özellikle siyâsî ve ahlâkî alanlardaki dejenerasyon ve dağınıklığa karşı birlik-beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ilkelerini esâs alıp yeni bir İslâm toplumu oluşturmak için çaba sarf etmişler. Topluluk; siyasî çekişmeleri, ilmî istibdâd ve taassubu ortadan kaldırmayı, bunun yerine dostluğu, muhabbeti, dayanışmayı ikâme etmeye çalışmışlar. İhvân-ı Safâ, fazîletli birey, fazîletli toplum ve fazîletli devlet inşa etmeyi hedeflemişler ve bu hedeflerinde de sadece Allah rızasını amaç edinmişler. İhvân-ı Safâ’ya göre;  “İdeal devlet”, birliğini te’mîn etmiş, mâddî ve mânevî kâabiliyyetleri güçlü, sıdk, emanete riayet, vefa gibi fazîletlerin hüküm-fermâ olduğu devlettir.

İhvân-ı Safâ grubu devlet ve toplumun saadet ve istikâmeti için dostluğun çok değerli olduğunu ve her insanla dost olunamayacağı kanaatini taşıdığını belirten Rektör Alkış her insanla dost olunamayacağı konusunda şunları dile getirdi. “Henüz kemâle ermeyen ve avâm tabakasından olan insanların kesinlikle kötü insanlarla dost olmamaları gerekir. Zira bu tabakada bulunan insanların dış etkilere çok açık olabildiklerini görüyoruz. Avâm tabakasının bir üstü sayılan havâs tabakasının da bu konuda daha dikkatli olduklarını ve kısmen kötü insanlarla dostluk kurabildiklerini müşâhede edebiliyoruz. İhvân-ı Safâ bu iki taifeye göre konuşmuş. Avam ve havas tabakalarının üstünde olan ve ahass-ı havâs olarak bilinen kâmil ve mükemmil insanlar herkesle dostluk kurabilir, zira onlar kötü insanlardan etkilenmez, tam aksine onları etkileyebilecek durumdadırlar. Geleneğimizde bu tür şahsiyetler için sâhib-i zamân ve ebû’l-vakt tabirleri kullanılmıştır. İhvân-ı Safâ’ya göre Dost edineceğimiz kişiyi iyice tanımalı, ahlâk anlayışı, dinî inancı, mezhebi iyice araştırılmalı, gerçek sevgi ve kardeşliğe layık olup olmadığından emin olunmalıdır. Onlara göre hesap gününe inanmayanlar, insanların en şerlileridir. İhvân-ı Safâ’ya göre şâyet bir dostun senin için canını, malını feda edebiliyorsa sen de gerektiğinde onun için aynı fedakârlığı yapmalısın. İslâm âlimleri içerisinde dostlukla ilgili en çok söz söyleyenlerden birisi de İbn-i Miskeveyh’dir. İbn Miskeveyh, dostluğun korunması için en temel ilke olarak ahlâk kurallarına uygun yaşamı önermektedir. İbn Miskeveyh’e göre dost demek insanın kendisi demektir. Benzeri bir gerekçeden dolayı olacak ki bizim bölgede birisine misafirliğe giden biri şâyet ev sahibi tarafından iyi ağırlanırsa ev sahibi hakkında: ‘Qedrê me girt/Bizim kadir ve kıymetimizi bildi’ denilmez de ‘Qedrê xwe girt/Kendi kadir ve kıymetini bildi’ denilir.”

Rektör Alkış dostluk konusunda Mevlânâ ve Melâyê Cizîrî’den birkaç beyit zikrettikten sonra konuşmasını şu sözlerle tamamladı.  “Dostluk kitabının ortasından konuşmayı başaran ve bizleri 20. yüzyılda dostluğun değerini telkîn eden ve aynı zamanda bir öğrenci dostu olan İrfan Fethi Gemuhluoğlu’ndan birkaç söz zikredeyim:

‘Kendisine dost olmayanlar gayrıya dost olamazlar. Kendileriyle barışa varamayanlar gayrıyla barışa varamazlar. Kaldı ki savaş yoktur. Dünya dostluk üzerine halk edilmiştir’

‘İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.’

Bu sözlerden açıkça anlaşılacağı üzere o vahded-i vücûd düşüncesini benimsemiş kâmil ve mükemmil bir insandı.

Sevgili öğrencilerimize bu konuda bir tavsiyede bulunmak isterim. Üniversite yılları dostluklar kurmak için en güzel mekanlar. Kampüsümüz sosyal imkanları bakımından oldukça elverişli bir ortam sağlamaktadır. Kabiliyetli iyi dostlar edinmeyi mutlaka gündeminize alın” dedi.

Panelde Gemuhluoğlu’nun hayatına ilişkin Dr. Alaattin Büyükkaya, Dr. Mehmet Ali Gemuhluoğlu ve Araştırmacı Yazar Sadık Yalsızuçanlar önemli ve ilgi çekici birer sunum gerçekleştirdi.

Panelde ilk sözü alan Dr. Alaattin Büyükkaya, Fethi Gemuhluoğlu’nun öğrencilere yönelik gösterdiği hassasiyetinden bahsederek onun Anadolu’dan gelen öğrencilere en zor günlerinde yardımcı olduğunu ve aralarında ayırım göstermeksizin hepsinde bir cevher bularak onlara rehberlik ettiğini söyledi. Gemuhluoğlu üstadın aşka, muhabbete ve sevgiye verdiği önemi vurgulayan Dr. Büyükkaya burs başvurusunda bulunan öğrencilere “Hiç âşık oldun mu” sorusunu yönelten Üstad Gemuhluoğlu’nun her şeyin temelinde aşkı bulduğunu belirtti. Ondan dolayı her insanın mutlaka bir şeyleri veya bazılarını sevmesi gerekir, bir şeyi sevmeyen insan olamaz, güzel duyguları oluşmaz. İnsan birisini sevdiğinde de ona olan sevgisini açıkça dile getirmesi gerektiğini ifade eden Dr. Alaattin Büyükkaya Fethi Gemuhluoğlu ile olan dostluklarından örnekler sundu.

Panelde ikinci sözü Fethi Gemuhluoğlu’nun oğlu Dr. Mehmet Ali Gemuhluoğlu aldı. Dr. Gemuhluoğlu cumhuriyetin ilk yıllarında yaşayan Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun zor zamanlarda yetiştiğini ve Anadolu’dan pek çok insana yeni yollar açtığını ve bu yollarda yürüyen pek çok değerli öğrencinin günümüzde ülkenin üst düzey yöneticileri olduğunu dile getirdi. Fethi Gemuhluoğlu’nun rehberliğinde ve onun dostluk ahlâkı çerçevesinde yetişen isimler ülkemizde bin yıllık geleneğimizin temsilcisi oldular. Rahmetli babasının Bolu Dağı ve Cudî Dağı ile ilgili sözlerini şimdi hatırladığını ve aslında onun ne demek istediğini şimdi daha iyi anladığını ifade eden Dr. Gemuhluoğlu kadim bilgilerden yola çıkarak buraların bereketli yerler olduğuna işaret ettiğini belirtti. Babasında ve annesinde olan aşktan dolayı kendisinin aşk evladı olduğunu ifade eden Dr. Ali Gemuhluoğlu hem babasının hem de annesinin kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yaptıklarını ve kadını ön planda tuttuklarını söyledi.

Panelin üçüncü konuşmasını ise ünlü yazar Sadık Yalsızuçanlar gerçekleştirdi. Fethi Gemuhluoğlu’nun dostluk ile ilgili manifesto mahiyetindeki konuşmasından alıntılar yapan Yalsızuçanlar Gemuhluğlu üstadın her şeyle dost olduğunu ve tüm kainata aşk gözüyle baktığını belirtti. En başta Allah’la ondan sonra Hz. Peygamber’le, Çiharyar-i Güzin’le tüm insanlarla, ağaçlarla, dağlarla dost olmak gerek. Hz. Ali’nin Hz. Peygember’in yerine en tehlikeli zamanlarda geçmesi ve Hz. Ebubekir’in mağarada gösterdiği fedakarlıklardan bahseden Yalsızuçanlar dostluğun bedel istediğini dile getirdi.  

Panel sonunda toplu fotoğraf çekimi ve günün anısına ağaç dikimi gerçekleştirildi. 

24.11.2025 |  Basın Yayın Ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü


Web sayfalarımızda yer alan tüm bilgi, doküman, fotoğraf, video, görüntü, metin vb. tüm içerikler, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Aksi durumda: 5846 sayılı yasa kapsamında hukuki ve cezai işlem yapılır. Şırnak Üniversitesi’nin tüm hakları saklıdır.